Dahilerin Dahisi Tesla
Nikola TESLA 9 Temmuz 1856 yılında o zaman ki Yugoslavya içerisinde bulunan Hırvatistan'ın Lika Bölgesindeki Similjan köyünde doğdu.
Papaz olan babanın, hiç okumamış olmasına rağmen, korkunç bir hafızaya sahip olan ve ciltler dolusu yerli ve Avrupa şiir külliyatını ezbere okuyabilen bir annenin beş çocuğundan birisiydi. Daha beş yaşındayken icat yapmaya başlamıştı. Köylerinde kullanılan su çarklarından çok farklı bir su çarkı icat etmişti. Bu yeni çark köylerindekinin aksine sarsıntısız olarak akarsu üzerinde kusursuz bir şekilde çalışıyordu. İleriki yıllarda tasarladığı pervanesiz türbinlerde bu icadından ilham alacaktı.
Çocuk yıllarından itibaren psikologları meşgul eden, doğa üstü bir özelliğe sahipti. TESLA'nın anlatımına göre hayaller görüyor ve bunları canlı gibi yaşıyordu. Daha önce gördüğü bir olayı veya kafasından geçen bir düşünceyi canlı gibi beyninde yaşıyordu. Kendi iradesi dışında, pek çok para psikolojik olaylarla iç içe oluyordu.
Nitekim TESLA, bu özelliğini kullanarak icatlarını önce beyninde detaylandırıyor, sonra laboratuarında deneyliyordu. Bu sayede devrindeki bilim insanlarının ortaya koyamadığı , düşünemediği hepsi de bugünkü yüksek teknolojinin temellerini oluşturan, hatta bir çoğu da bugün bile hayata geçirilememiş olan pek çok icadını peş peşe yapmış bulunuyordu. TESLA, bilimi ve doğaüstü sezileri birleştiren bir mucitti. Mucitlerin mucidi idi. TESLA'nın papaz olan babası, onun din adamı olmasını istiyordu. O ise, elektrik mühendisi olmak istiyordu. Babasının muhalefetine rağmen, Avusturya Graz Politeknik Okulunda bir burs kazanarak buradaki okulda fizik, matematik ve mekanik konularında eğitim almaya başladı. Bir yıl okuduktan sonra bursu kesildiği ve ekonomik durumu yetersiz olan ailesinde de destek alamadığı için parasız kalan TESLA, okulunu bırakmak zorunda kaldı. Bundan sonraki eğitimini nasıl tamamladığı meçhul. Çok okumayı seven TESLA'nın kendi kendini kütüphanelerde ve okuduğu kitaplarla yetiştirdiği sanılıyor.
Okulu bırakmak zorunda kalan TESLA, 1881'de Budapeşte'de kurulan Avrupa'nın ilk telefon santralında, çok düşük ücretle bir iş bularak burada elektrik konularıyla iç içe çalışmaya başladı. O dönemde Amerika'da THOMAS ALVA EDISON , Doğru Akım Elektrik (D/C) sistemini bulmuş ve bir şubesini de Paris'te açmıştı.
TESLA kısa bir süre sonra doktorların teşhis koyamadığı sinirsel bir hastalığa yakalandı. Bu hastalık esnasında olacak bazı şeyleri önceden görmeye, en ufak sesleri bile çok rahatsız edecek derecede hissetmeye, çevredeki hareket eden her nesnenin titreşimlerinden rahatsız olmaya, güneşten gelen ışınların perdelenmesi ile oluşan manyetik dalgalanmalardan etkilenmeye, velhasıl izahı çok zor olan bir hastalık geçirmeye başladı.
Hayli bocalamadan sonra bu hastalığı da atlatıp çalışmalarını sürdürmeye, özellikle EDISON'un icat ettiği Doğru Akım (D/C) elektrik motorlarını geliştirmek için yoğun bir çaba harcamaya koyuldu.
Hastalığından kısa bir süre sonra, hastalığın tedavisine yardımcı olmak üzere ona yardımcı olan bir arkadaşı ile park yürüyüşleri esnasında aniden geçirmeye başladığı bir sinirsel kriz sonrasında kafasında çakan fikir kıvılcımlarını o esnada parkta toprağa grafikler halinde çizmeye başladı.
Toprağa çizilen bu grafikler altı yıl sonra Amerika'da Elektrik Mühendisleri Enstitüsündeki tanıtımda Alternatif Akımın (A/C) ve Alternatif Akımlı (A/C) elektrik motorlarının icadının dünyaya tanıtılmasında kullanılan grafiklerdi. Böylece TESLA, en büyük buluş olan Alternatif Akımlı Elektriği dünyamıza kazandıran kişi olmuştu.
EDISON'nun icat ettiği Doğru Akım (D/C) Elektrik Sistemi, 1881 yılında aydınlatmada kullanılmaya başlanmıştı. Ancak bunları uzak mesafelere taşımakta ciddi sorunlar vardı. Çok büyük kablo kesitleri ve çok yüksek voltaj gereksinimi tek fazlı olması nedeni ile hem ekonomik değildi, hem de tehlike riski yüksekti. TESLA'nın icadı Alternatif Akım (A/C) bütün bu mahsurları ortadan kaldırdığı ve çok uzak mesafelere çok fazlı elektriği daha az risklerle ve daha ekonomik şekilde ilettiği için büyük bir devrimdi. Sanayi ve refahın yaratıcısı idi. Onun için dünyadaki en büyük buluştu.
1882 yılında EDISO'nun Paris'teki Continental Şirketi, Avrupa'da doğru akımlı, mevzi aydınlatma işleri yapıyordu. Aynı yılın sonbaharında TESLA bu şirkette bir iş bularak Paris'e yerleşti. Alternatif Akım (A/C) sözünden pek hoşlanmayan EDISON'nun firmasında mutlu olmayan TESLA Paris'te olması nedeni ile bir yıl kadar bu şirkette Elektrik Mühendisi adayı olarak çalıştı. 1883 yılında EDISON, Almanya'da inşa ettiği bir istasyon aydınlatma işini, generatör arızası nedeniyle teslim edemediği için büyük bir zararla karşı karşıya kaldı. Büyük bir prim vaadiyle bu işin onarımını TESLA'ya verdiler. TESLA başarı ile onarımı yapıp işin teslimini sağlamasına rağmen EDISON'nun firması TESLA'ya vaat ettiği bedeli asla ödemeyerek ilk kazığını atmış oldu. Böylece bu ikili arasında uzun yıllar sürecek olan düşmanca rekabetin ilk adımı atılmış oldu.
Bu olaydan sonra 1884 yılında TESLA işinden istifa ederek, cebinde bilet parası haricinde beş parası olmayan 28 yaşında büyük bir mucit olarak Amerika'nın yolunu tuttu. İcadı sadece kafasının içindeydi ve şimdilik ona herhangi bir ekonomik yarar sağlamıyordu.
1884 yılında EDISON 32 yaşında Amerika'nın en büyük mucitlerinden kaba, saba, neşeli,hafif kambur, zeki bir insandı. Newyork'da bir çok caddenin ve evlerin Doğru Akım (D/C) aydınlatması ile çeşitli gemilerin aydınlatma işini yapıyordu. Ancak uyguladığı teknoloji ve tesisat bugüne göre çok ilkel olduğu için her yerde sürekli arıza ve bazen de yangınlar çıkıyordu. Bu arızalarla başa çıkacak yeterli elemanı olmadığı için büyük sorunlar yaşıyordu. Tam bu esnada Amerika'ya gelmiş olan TESLA, EDISON'nun yakın bir arkadaşının tavsiye mektubuyla EDISON'dan iş talebiyle EDISON'nun karşısına çıktı. Can havliyle EDISON, TESLA'yı acil yardım talebinde bulunan bir geminin aydınlatma sisteminin tamirine gönderdi. TESLA kısa bir zamanda bu tamiri yaparak EDISON'nu rahatlattı. Böylece EDISON'la Amerika'da birlikte çalışmaya başladılar. TESLA işe başladıktan sonra EDISON'nun köhnemiş, demode bir sürü generatörünü onarıp, sistemi modern hale getirmeyi önerdi. Bu işin uzun süre alacağını bilen EDISON, bu işleri yapması karşılığında TESLA'ya Ellibin Dolar prim ödeyeceğini vaat etti. TESLA, aylar süren bir çalışma sonunda bütün generatörleri ve sistemi onararak, otomatik kontrol mekanizmaları da ekleyerek modern hale, hatta patent alınabilir duruma getirdi. İşin bitiminde TESLA, her türlü kültürden yoksun, her şeyini sadece para kazanmaya odaklamış olan, insani değerleri bulunmayan EDISON'a giderek vaat edilen Ellibin Dolar primini istedi. EDISON'nun cevabı ise, "Senin biz Amerikalıların espri anlayışından haberin yok mu?" şeklinde oldu. Yani EDISON, Paris'ten sonra Amerika'da da TESLA'ya ikinci kazığını atmış oldu. Buna mukabil EDISON pişkince TESLA'nın 18 Dolar maaşına 10 Dolar zam yapabileceğini teklif etti. Bu olaydan sonra TESLA, EDISON Firmasından ayrıldı. O andan itibaren aralarında ömür boyu sürecek kıyasıya rekabet başladı.
1884 yılı, Amerika'da büyük bir ekonomik kriz yılıydı. İşyerleri kapanıyor, çok kişi Amerika'da işsizlikle mücadele ediyordu. Bazı zenginler yeni işyeri kurmak için dahi insanların peşindeydi. TESLA'nın namı da bu kişilerce duyulmaya başlanmıştı. O dönem Amerika'da yaygınlaşmaya başlayan aydınlatma işlerini yapmak üzere bu sermayederlerden birileri ile TESLA New Jersey Rath Way'de TESLA ELECTRIC LIGHT Şirketini kurarak, Grand Street'te ilk laboratuarını açtı.
TESLA bu laboratuarda geliştirdiği dayanıklı, daha çok güvenli ve ekonomik olan TESLA Ark Lambaları üretmeye başladı. İşler rayına oturduktan sonra TESLA'ya burada da kazık atıldı ve TESLA emeği karşılığı sadece şirketin bazı hisse senetlerini alabildi. Şirket genç olduğu ve ekonomik kriz devam ettiğinden bu hisselerin de hiçbir getirisi olmadığı için TESLA yine beş parasız kalarak Amerikalılardan üçüncü kazığını yemiş oldu. Bu arada ark aydınlatmalarında yaptığı yenilikler nedeniyle yedi patent hakkı ve aydınlatma ile ilgili başka patentler almıştı. Tabi bu patentlerin şimdilik hayata geçirilme şansı yoktu.
Laboratuarı kapandıktan sonra TESLA uzun süre iş bulamadı. Hayatını idame ettirebilmek için çeşitli yerlerde işçi olarak çalıştı. Aç, susuz sokaklarda yatmak zorunda kaldı. Amerika'nın acımasız kapitalist sistemi, böyle bir dehayı anlayamamak bir yana, sürekli sömürdü.
1887 yılının Nisan ayında TESLA'nın şöhretini duyan Western Union Telgraf Şirketi, TESLA ile Alternatif Akım (A/C) , elektrik motorları ve generatörleri üretmek üzere anlaşma yaptı. TESLA uzun çalışmalar sonucu 6 ay sonra patent ofisine test edilmesi ve patent verilmesi için iki adet (A/C) motorunu göndermişti. 1892 yılı boyunca da hepsi birbirinden orijinal kırk patent için de müracaatını yapmıştı.
Patent ofisinden sızan bilgiler nedeniyle, bu patentler üniversite ve iş camiasında büyük ilgi çekmiş, TESLA birden bire meşhur olmuştu. O dönemin meşhur iş adamalarından Westinghouse'ın dikkatini çekmiş ve Westinghouse TESLA'nın laboratuarını ziyaret etmiş ve rivayete göre; TESLA'ya Alternatif Akım (A/C) motorlarının patent hakkı için 1 milyon Dolar ve ayrıca telif hakkı teklif etmiş. Ama sonunda ne oldu bilinmez TESLA, Westinghouse'dan kırk patent karşılığı Altmışbin Dolar almıştır. Bu arada Westinghouse Şirketinde Pittsburg'da 2000 Dolar maaş ile çalışmayı kabul etmiştir. Ayrıca Westinghouse'un imal ettiği A/C motorların her beygir gücü için 2,5 Dolar alacaktır. Sonra bu değer milyon dolarlara ulaşınca tabi Westinghouse bu parayı ödeyemeyince aralarında ciddi problemler çıkmış ve sonunda 12 Milyon Dolara ulaştığı söylenen bu patent haklarından vazgeçmeye ikna edilen TESLAS'ya elindeki anlaşmalar yırttırılarak 216.000 Dolar ödenmiş ve TESLA bir defa daha üçkağıda getirilmiştir. Westinghouse Fabrikaları da dolu dizgin TESLA'nın A/C Generatörlerini ve elektrik motorlarını üretmeye devam etmiştir.
1890'ların başlarında TESLA Amerika'da çok ünlü bir kişi olmuş. Amerika ve Avrupa'da bilim çevrelerine hitaben çeşitli konferanslar vererek buluşlarını tanıtmaya başlamıştır. Bu konferanslarda bugünkü lazerin temelini atan renkli ışık oyunlarını göstermiş ve yine bugünkü floresan lambalarda kullanılan gaz içerisinden enerji geçirerek aydınlatma yapan buluşlarını tanıtmıştır.
Bir sonraki gösterisinde , yüksek frekanslı bir enerji kaynağına iletkensiz (telsiz) olarak bağlı bir lambayı tanıtmıştır. Bu lambanın odanın içerisinde taşındığı her noktada yandığı görülmüştür. (Bu alet bugün bile yapılabilmiş değil)
TESLA, uzay boşluğunda kullanılmayı bekleyen enerjilerin varlığından söz ediyor ve bu enerjilerle herhangi bir tel iletkene ihtiyaç kalmadan elektrik motorlarının çalıştırılabileceğini ve aydınlatmada kullanılabileceğini iddia ediyordu. Yaptığı telsiz aydınlatma ile bunu kanıtlamaya çalışıyordu. Keza bir merkezde üretilen elektriğin telsiz olarak, çok uzaklardaki kullanıcılara havadan ulaştırabileceğini iddia ediyordu.
Yüz binlerce voltluk, yüksek frekanslı elektriği vücudundan geçirerek yaptığı deneylerden edindiği tecrübelerle yüksek frekanslı akımların insan vücudu üzerinde sağlıklı sonuçlar doğurduğunu göstermiş ve bugün tıpta kullanılan pek çok teknolojinin önünü açmıştır.
1892 yılında geliştirmiş olduğu bir vakum tüpü , yüksek frekanslı akımın etkisiyle elektrostatik ve manyetik etkilere garip bir şekilde hassasiyet gösteren bir ışın yayınlıyordu. Bu tüple ilginç deneyler yapılabiliyordu. Mesela insan ve diğer canlıların ve bitkilerin aura
enerjisi renklerinin resmini çeken Kirlian Fotoğraf Makineleri bu tüpten esinlenerek icat edilmiştir. Keza tıpta yoğun olarak kullanılmaktadır.
1893 sonbaharında Philedelphia'da verdiği bir konferansta radyo yayınlarının ilkelerini açıklayarak yeni bir buluş daha sergilemişti. Fakat daha sonraları bu buluşun 1895 yılında Markoni tarafından yapıldığı iddia edilerek TESLA'nın buluşuna gölge düşürülmüştür. Aslında radyoyu ve telsiz sinyal iletimini bulan TESLA'dır.
Amerika'da Beyaz Saray'a ilk defa 1891 yılında A/C elektrik tesisatı çekilmişti. Fakat EDISON'nun menfi propagandasının etkisiyle herhangi bir tehlikeye maruz kalmaması için Başkanın elektrik düğmelerine dokunmasına izin verilmemişti. Bu görevi odacılar yapmaktaydı. Çünkü o dönem EDISON Alternatif Akım (A/C) elektrik sistemi hakkında çok çirkin menfi propagandalar yapıyordu.
TESLA çok önem verdiği bir keşif üzerinde çalışmaya başlamıştı. TESLA'nın teorisine göre, deniz seviyesinin çok üzerinde bulunan gazlar, havası kısmen tahliye edilmiş tüpler içerisindeki gazlarla benzer özellikler sergiliyordu. Bu sayede mükemmel bir yüksek frekans akım iletkeni işlevi görebilirdi. Eğer doğru bir şekilde atmosferin yüksek tabakalarına, on bin kilometre civarı yüksekliğe yüksek frekanslı akım aktarılabilirse tüm dünyayı ve onu sarmalayan atmosferi tek bir ışıklandırma gibi (güneş gibi) aydınlatmak mümkündü. Ancak bu uygulamayı finansman yokluğu nedeniyle deneyleyemedi. (Bugün buna benzer deneyleri Amerika'nın TESLA'dan çaldığı bilgilere dayanarak HAARP Projesi adı altında yürüttüğü iddia ediliyor)
13 Mart 1895 yılında TESLA'nın Fifth Avenue'de 6 katlı laboratuarında gece yarısından sonra çıkan bir yangınla laboratuar tümüyle yandı ve kül oldu. Laboratuarın yangın sigortası olmaması nedeniyle de TESLA her şeyini kaybederek iflasın eşiğine geldi. Yangında büyük maddi kaybın yanında, yapılmış olan onca deneylerin teknik raporları ve çok değerli deney makinaları da yok olmuştu. Yangından itibaren TESLA gözden kayboldu ve belli bir süre kimse kendisine ulaşamadı.
Laboratuar yangınından bir süre sonra TESLA, uluslararası Niagara Komisyonu Finansörü Edward Dean Adams'ın 500.000 Dolarlık yardımı ve Westinghouse'un verdiği bazı makinalarla laboratuarını yeniden kurdu. Yeni laboratuarındaki gelişmeler sonunda 40km. uzaklıktaki bir gemiye telsiz mesajı göndermeyi başardı ve bunun patentini aldı. Elektrik enerjisinin de çok uzak mesafelere telsizle iletilebileceği tezini ileri sürdü. (Ancak bu olay bugüne kadar henüz gerçekleşmedi.)
TESLA, 1898 yılında geliştirdiği telsiz sinyal taşıma yoluyla Mars'la bile iletişim kurulabileceğini, hareketli sistemlerin uzaktan kumanda ile yönetilebileceğini iddia ediyordu. Bugün bunların hepsi fazlası ile gerçekleşti.
1898 yılında, TESLA yeni laboratuarında mekanik vibratörler üzerinde deneyler yapıyordu. Bunun için de küçük bir elektromekanik osilatörü (kendi kendine sinyal üretebilen aygıt) binanın merkezinde, tavandan tabana kadar inen demiri bir sütuna bağlayarak deneyine başladı. Bu osilatörden yansıyan titreşimler arttıkça laboratuardaki eşyalarda teker teker sırayla titreşmeye başlıyordu. Frekans arttırılınca her şey bir an için duruyor ama bir müddet sonra tekrar eşyaların topluca dansı başlıyordu. TESLA'nın o an için farkına varamadığı bir şey oldu. Osilatörün bağlı bulunduğu çelik, rözeransa girerek, titreşimi giderek güçlendirerek binanın tabanına ve Manhattının tümüne yaymaya, bunun sonucunda da Manhattin'da deprem olmaya başladı. Camlar kırılıyor, binalar çatlıyor, insanlar sokağa kaçışıyordu. Olayın farkına varan TESLA osilatörü balyozla parçalayarak depremi durdurabilmişti. Tabi polisle de başı belaya girdi. Yine bir gün cebinde taşıdığı ufak bir osilatörü, inşa halinde olan büyük bir çelik binanın kolonlarından birine gizlice monte ederek deneye başladı. Bir müddet sonra bütün çelik yapı komple titremeye , kolonlar bükülmeye ve işçiler katlarından atlamaya başlayınca osilatörü oradan söktüğü gibi kimseye görünmeden kaçmaya başladı. TESLA'nın iddiasına göre bir çalar saat büyüklüğünde osilatör ile koca binaların yıkılabileceği, yaratılacak büyük boyutlu titreşimlerle dünyanın bile ikiye bölünebileceğinin mümkün olduğu idi.
Aynı titreşim sistemi ile denizaltı ve gemi gibi uzaktaki nesnelerin saptanabileceğini tespit etmişti. (Radar Sistemleri)
Mekanik titreşimler ile dünyanın titreşiminin birlikte kullanılarak maden ve petrol rezervlerinin nasıl ortaya çıkarılacağını bulmaya çalışıyordu. Bütün bu araştırmalar ile modern yer altı araştırma tekniklerinin temelini atmış bulunuyordu.
Güneş enerjisinden istifade ile buhar elde etmiş ve bu buharla çalışan buharlı makine ile de elektrik üretmişti. 1899 yılında yaptığı bu deneylerin geliştirilerek güneş enerjisinin yaygın bir şekilde kullanılabileceğini ileri sürüyordu.
Kendi kendilerini yönetebilecek olan robotlar tasarlıyordu. Uzaktan kumanda ile uçakların ve gemilerin yönetilmesi üzerinde çalışmalarını sürdürüyordu.
1900 yılında suni yıldırım yaratma testini başarı ile yaptı. Bu testin gayesi ileride yeni enerji kaynakları bulmaktı. Finansman sağlayamadığı için bu çalışmayı ileri götüremedi.
1902 yılında rüzgar gücünün, enerji üretiminde nasıl kullanılacağı, kömür, petrol ve odunun yerini nasıl alacağı ile ilgili araştırmalar yapıyordu. 1903 yılında bilgisayarların hayata geçirilmesi için gerekli olan bazı çalışmaların patentini almıştı. 1906 yılında buhar türbinini icat etmişti.
1917 yılında bugünkü radarın temellerini atmıştı. 1930'larda saniyede 480km hızla giden uzaktan kumandalı, güdümlü füzelerin yapılabileceğini savunuyordu ve bunun deneylerini yapıyordu.
Bir makaleye sığmayacak kadar, daha pek çok icatta bulunmuş olan TESLA icatlarının pek çoğu için yüzlerce patent almış, fakat bunların tamamına yakınını parası olmadığı için uygulamaya koyamadığından hep fakir yaşamıştır. Alternatif Akım (A/C) elektrik üretimi ve dağıtımı başta olmak üzere bazı buluşları da tabir caizse kandırılarak elinden alınmış ve Amerikalı zenginler o işlerden çok büyük paralar kazanırken TESLA çok ufak meblağlarla yetinmek zorunda kalmıştır.
TESLA'nın buluşlarının çoğunu o günkü Amerika ve Avrupa tam olarak kavrayamamış ve teknoloji yetersizliği nedeni ile de çoğu uygulamaya konulamamıştır. Bugün bile günümüzde yeni yeni uygulanmaya başlayan pek çok ileri teknoloji ürünlerinin çoğu TESLA'nın buluşlarına göre ve fikirlerine göre üretilmektedir. TESLA'nın bulduğu radyo, Markoni'ye ve X ışınları Roentgen'e maledilmişti.
Daha pek çok patenti, ufak tefek değişikliklerle başkaları tarafından kendi üzerlerine alınarak ticari meta haline getirilmişti. TESLA'nın buluşları ile Amerika ve Avrupa'da pek çok kişi ve pek çok firma trilyon dolarlar kazanırken TESLA hep sefalet içinde yaşamıştır. Ara sıra kısa dönemli refaha erdiği zamanlarda, elinden çok ucuza alınan patent gelirlerinden ve A/C elektrik icadındandır.
TESLA dünyaya gelmiş nadir bir dahi olmakla beraber hiçbir zaman paraya ehemmiyet vermeyen, hayatını sürekli laboratuarda ilim ve buluşlarla geçiren biri olarak gaddar Amerikalılar tarafından sürekli ve acımasızca kullanılmıştır. Laboratuar aşkı yüzünden de hayatında hiç evlenmemiş.
TESLA buluşları ve aldığı patentlerin çokluğu ile dünyada eşi olmayan bir dahi idi. Kendini hep bilime ve laboratuarına adadığı için, paha biçilemeyen buluşlarının hiçbir zaman parasal değerini hesaplayamadı. Çünkü paraya değer vermiyor, yaptıklarını bilim adına yapıyordu. Bu yüzde hayatı boyunca acımasız Amerikan sermayederleri tarafından sömürüldü. Buluşları çalınıp kullanıldı. Hayatının büyük bir bölümü sürekli laboratuarında geçiyordu. Bu laboratuar aşkı yüzünden evlenmeye ilgi duymadı ve 86 yıllık ömrünü bekar olarak yaşadı.
7 Ocak 1943 günü sürekli kaldığı New Yorker Otelindeki odasında beş parasız, sefil ve hiç kimsesi olmayan yalnız bir kişi olarak öldü. Hatta ölüsü, odasında bir gün sonra bulundu. Çünkü oda kapısına rahatsız etmeyin uyarısını taktırmıştı. TESLA'nın buluşlarının pek çoğu yüksek teknolojinin ürünü olarak daha yakın zamanda uygulanmaya başlandı. Zira 1800' lerin sonunda ve 1900'lerin başında o buluşları hayata geçirecek teknoloji gelişmemişti ve TESLA'ya yeterli finans sağlayan bir devlet kaynağı yoktu.
Bugün modern tıpta kullanılan makinaların ve elektronik sistemlerin pek çoğu TESLA'nın buluşları üzerine inşa edilmiştir.
NASA'nın faaliyetleri içerisinde TESLA'nın etkisi vardır. Modern uçak sanayinde, deniz araçlarında, uzaktan kumanda otomasyon sistemlerin de, güdümlü füzeler de hep TESLA'nın ileri sürdüğü görüşler hakimdir. Radyo, TV, hatta internet gelişiminde, bilgisayarın ortaya çıkışında TESLA'nın fikirleri vardır.
Yakın zamanda Mars Gezegeninde, yeraltında bulunan buz kütlesi TESLA'nın keşfetmiş olduğu titreşimli sistemlerin uygulanması ile ortaya çıkarılmıştır. TESLA bulduğu sistemle yeraltında mevcut tüm madenlerin, petrol ve su gibi kaynakların rahatlıkla keşfedileceğini söylüyordu. Bu olay yakında gerçekleşti. Şimdi NASA bu sistemle çöllerde 1 km'den daha derinlerde su bulunabileceğini söylüyor.
TESLA, bütün buluşlarını hep insanlık hayrı için yapmıştı. Fakat büyük güçler bunların bir kısmını, kendilerinin güçlü olmaları ve dünyaya hakim olma isteği adına maalesef kötü niyetle kullanmaya başladılar. Buna en büyük örnek Amerika'nın Alaska'da 1995'den beri kurmaya başladığı HAARP (High Frequency Active Aurol Research Program) Yüksek Frekanslı Aktif Aurol Araştırma Programı isimli projedir.
TESLA, 1893 de uzay boşluğunda kullanılabilir enerjiler olduğunu ve bunun telsiz sistemlerle dünyaya aktarılabileceğini ve bir merkezde üretilen elektriğin radyo dalgaları gibi telsiz olarak çok uzak mesafelere ulaştırılabileceğini söylüyordu. Boşluk enerjisi için dünyadan iyonosferin belli bir seviyesine yüksek frekanslı akım aktarılarak iyonesferdeki enerjinin açığa çıkarılarak dünyada istenilen noktaya yönlendirilebileceğini iddia ediyordu. Bu çalışma çok masumane bir çalışma olup, başarıya ulaşması halinde dünyayı bugünkü enerji kirliliğinden, korkunç enerji nakil hatlarından kurtaracak çok ileri bir teknoloji olacaktı. Fakat o zaman A/C enerjiye ve nakil hatlarına yatırım yapan büyük güçler bu çalışmayı baltaladılar. Finans gücü olmayan TESLA'da pes etmek zorunda kaldı. Ölümünden sonra kaybolduğu iddia edilen TESLA'nın sandıklar dolusu çalışmalarına Amerika gizli servisinin el koyduğu sonradan ortaya çıkmıştır. Bazı çalışmaları da bir şekilde başkalarının eline geçerek, onlar adına patent alınmıştır.
Pentegon uzun yıllar bu bilgi ve belgeler üzerinde çalışarak harp teknolojilerini geliştirmiş olup şimdi de TESLA'nın iyonesfer enerjisi hakkında geliştirdiği projeyi çarpıtarak HAARP projesi adı altında çok tehlikeli bir şekilde kullandığı iddia ediliyor. HAARP Projesi ABD Hava ve Deniz Kuvvetleri ile 8 üniversitenin bilim adamları ve Arco Şirketi tarafından yönetiliyor. Resmi açıklamalara göre, HAARP Projesinin gayesi ;
- Denizaltılar ile haberleşmeyi kolaylaştırmak,
- Radar sistemlerini geliştirmek,
- Çok geniş alanlarda ABD ordusunun haberleşmesini sağlamak,
- Yeraltının topografik haritasını çıkarmak,
- Petrol, doğalgaz ve maden yataklarını tespit etmek,
- Alçak irtifadan uçan füze ve hava araçlarını imha etmek.
HAARP Projesi karşıtı olanların iddiası ise;
- Dünya iklimini değiştirebilirler,
- Kutupları eritip yerinden oynatabilirler ,
- Ozon tabakası ile oynayabilirler,
- Dünyanın çeşitli yerlerinde depremler yaratabilirler,
- Okyanus dalgalarını kontrol edebilirler ,
- Dünyanın enerji kuşakları ile oynayarak, insan biyolojisini ve beynini etkileyebilirler,
- Radyasyon yaymadan termonükleer patlama oluşturabilirler,
Dünyada son zamanlarda yaşanan iklim değişikliklerine, sıklaşan depremlere, insan psikolojisindeki bozukluklara, küresel ısınmanın ve çevre olaylarının önlenmesinde Amerika'nın lakayt kalışına baktıkça insan neden bütün bunlar olmasın ki diye düşünmüyor değil. Bu konuda iddialar pek çok. 17 Ağustos 1999'da Kocaeli depremine, uzak doğudaki tusunamiye ve daha pek çok tabiat olayına bu projedeki deneylerin sebep olduğu ileri sürülüyor.
1 Yorum
Yorum Yapın
email adresiniz yayınlanmayacaktır. Lütfen zorunlu alanları doldurunuz *
Yaşar Özkan Hakkında
1932 yılında Nevşehir-Avonos’a bağlı Göynük köyünde doğdu.
İlkokulu köyünde tamamladıktan sonra, 1950 yılında Tophane Sanat Okulundan ve 1955 yılında da o zaman ki adıyla “İstanbul Teknik Okulu” şimdiki “Yıldız Teknik Üniversitesi” Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldu.
Adding Green Energy to our current grid is meant to shift our usage away from fosisl fuels, and other non-green energies. If we can get energy and not leave a big cloud of pollution behind, then we all win in the long run. We do not inherit the Earth from our fathers, we borrow it from our sons.